Yeni bir klavye aldım ve canım bir şeyler yazmak istiyor.
Neler Öğreniyorum
Yazılım alanına dair inanılmaz şeyler öğrendiğim söylenemez. Genel olarak vaktimin çoğu kod yazarak, gerçek dünyayı en doğru şekilde koda aktarmaya çalışarak geçiyor. Bu da başlı başına bir antrenman. Bunun harici şu teknolojiye merak saldım, onu okuyorum diyemem.
Gerçi bir iki aydır bitirmeye çalıştığım The Go Programming Language kitabı var. Tam hakkını verdiğimi söyleyemem (diğer tüm kitaplar gibi) ama çok şeyler öğrendim sayesinde. Go öğrenmeye başlayacak tüm developerlara tavsiye ederim.
İki tane yan proje tamamladım son zamanlarda. Bir tanesi burda da duyurduğum readigest.co. Tüm tasarımını, front-end’ini ve back-endini yaptığım, bana çok şey öğreten bir proje oldu. Bol bol React pratiği yapmış oldum. Tailwind güzelliği ile de tanıştım ve aşık oldum diyebilirim. Backendciyseniz ve CSS’in mimari problemlerini çözemiyorsanız göz gezdirin derim.
Readigest’in şu anda 50 kullanıcısı var (sadece Türkçe olarak duyurdum). Yakında Product Hunt ve Reddit’e de koymak istiyorum.
müzeler.org
Bir kaç sene önce internette oldukça beğenilen bir proje yapmıştım, Türkiye’nin Antik Kentleri diye. Kıyıda köşede kalmış bilgileri bir yerlerden toparlayıp, herkesin tüketeceği arayüzlere koyma fikri hoşuma gidiyor. Bu sefer de bunun müzeler için olan versiyonunu yaptım. Ancak harita odaklı değil, daha çok pratik bilgileri aktarma amaçlı (maksat google’da çıkalım yani).
Çok heyecan verici bir fikir değil ama güzel domain bulunca dayanamadım. muzeler.org yani. Baya iyi geldi bana. Bir de hayata geçirmesi totalde 2-3 günümü almıştır her şeyi dahil. Bu da readigest.co projesi sırasında kazandığım pratiklik ve Laravel sayesinde.
Müzik
Müzikten kastım çoğunlukla Modest Mouse. 2016 gibi iş yerinde bol bol The Lonesome Crowded West albümünü dinliyordum ama ötesine geçmemiştim. Halbuki daha anlaşılır, daha catchy şarkıları da varmış. Onları bol bol döndürüyorum şu sıralar.
Türkçe olsun, İngilizce olsun şarkı sözlerini dikkatli dinlemeye ve anlamaya çalıştığım bir dönemden geçiyorum. Biraz tek boyutlu olan müzik dinleme deneyimime inanılmaz bir derinlik kattı diyebilirim. Elbette bazı grupların karizması dağıldı (Interpol ve Pavement) bazıları da tam aksi daha parlak parlamaya başladılar. Modest Mouse bunlardan biri oldu.
Strangers to Ourselves albümü üzerinden konuşacak olursam, içinde bulunduğumuz tüketim toplumuna dair harika sözler ve hikayeler barındıran bir albüm olduğunu fark etmemiştim. Fark ettikten sonra daha doyurucu bir deneyim haline geldi bu albümü dinlemek.
Lampshades on Fire, direkt olarak eleştirisini gösteriyor mesela. Bu parti bitti haydi sonraki şehre, bu Dünya’yı mahvettik sırada neresi var diyor. (Klibi de muhteşem). The Tourist and the Tortoise ise bence günümüzün “seyahat” çılgınlığını eleştiriyor.
Hackintosh
Benim geliştirme yaptığım Macbook oldukça eskidi ve özellikleri yetmemeye başladı. Özellikle Docker çalıştırdığım durumlarda yetersiz kalıyordu. Bu işimde ayrı bir bilgisayarım var ancak yine de kişisel bilgisayarımın biraz daha güçlü olmasını istiyordum.
Evde de bir oyun bilgisayarım vardı. Oyun harici pek kullanmıyordum. Ben de geçenlerde “Hackintosh diye bişi vardı lan” diye o işe giriştim. Şanslıyım ki tam da en uygun donanımlara sahiptim. Intel işlemci ve AMD ekran kartı.
Varolan kurulumumu mahvetmemek için yeni bir SSD aldım. En standart rehberi takip ederek dual boot çalışan bir kurulumu başarıyla tamamladım. Her şey çalışıyordu. Wi-fi ve Bluetooth yok masaüstü bilgisayarımda ama Handoff bile çalışıyordu.
Problemim çözüldü ve güncel iMac Mini speclerinde canavar gibi bir alete sahip oldum. Yeni bir Macbook alma külfetinden şimdilik kurtuldum. Özellikle o klavyeler değişmeden pek öyle bir yatırım yapmak istemiyordum.
…ve Ryzentosh
Uzun zamandır çıkmasını beklediğim Zen 2 mimarili yeni nesil AMD Ryzen işemciler 7 Temmuz’da çıktı. iRacing ve Assetto Corsa Competitzione gibi işlemci gücü gerektiren oyunlarda sıkıntı yaşıyordum. Planladığım gibi çıktığından bir süre sonra yeni bir Ryzen 3600 ve MSI B450 Mortar ana karta sahip oldum.
Başka bir parça almadım, varolan bilgisayarımın sadece anakart ve işlemcisini değiştirdim.
Elbette yukarıda anlattığm Hackintosh yapma mevzusunu AMD işlemciyle devam ettiremeyeceğim diye düşünüyordum ki yardımıma https://amd-osx.com/ komunitesi yetişti.
Yine çok basit bir kurulumla Hackintosh’umu, daha doğrusu Ryzentosh’umu kurdum.
Ancak söylemem gerekir ki her şey çalışmıyor. Problemler şöyle
- Docker çalışmıyor (idare ediyorum)
- Finder .jpg resimleri açamıyor (tarayıcıdan açıyorum lol)
- Ses senkronizasyonu ile ilgili bazı problemler var, cızırtı başlıyor bir süre bir şey dinledikten sonra
- Ara ara bilgisayar takılıyor gibi oluyor
- Adobe Suite uygulamaları çalışmıyormuş patch yapmadan diye duydum
Yani en sorunsuz geçiş olmadı. Ancak yine de çalışan güçlü bir Mac sistemim olduğu için mutluyum. Xcode falan sorun yok.
Kitaplar Filan
Yukarıda kıyıda köşede kalmış bilgileri toplarayıp keşfedilebilir hale getirmek ilgimi çekiyor demiştim. Son dönemde de Türkiye’nin mühendislik tarihi ilgimi çekmeye başladı. Daha doğrusu her zaman ilgim vardı ancak genel olarak darmadağın bilgilerin toparlanmasının önemli bir değer yaratacağını düşünmeye başladım.
Tam ne gibi bişiler yapmak istiyorum bilmiyorum ancak biraz kitap toplamaya, biraz okumaya, biraz not almaya başladım.
Bu ay İTÜ’nün efsane hocalarından Mustafa İnan’ın hayat hikayesinin anlatıldığı Bir Bilim Adamının Romanı‘nı okudum. Çok farklı, takip etmesi zor bir formatta yazılmıştı. Ancak önemli bir karakterin hayatının derlenip toparlanması bakımından değerliydi. Bir noktada okulumun kütüphanesine Mustafa İnan ismi verildiği için mutlu oldum.
Leave a Reply